Ülkemiz de 1888-1930 yılları arasında İstanbul’da Haliç Tersanesinde kurulan elektrik fabrikasının açılmasıyla elektrik üretimine geçilmiştir. Daha sonra Tarsus’ta kurulan hidroelektrik santrali ile Anadolu’ya yayılmaya başlanmıştır. 15 Temmuz 1970 yılında çıkarılan kanunla yurdun ihtiyacı olan elektrik enerjisinin üretimi ve dağıtımı yapılmıştır.
Temel bir girdi olan elektrikten tüm sektörler direkt etkileniyor. Bu sebeple enflasyon dolayısıyla ekonomiye etkisi büyüktür. Özelleştirme ve kar endeksli politikayla kamu yararı göz ardı edilmekte, ekonomik krizinde ateşini körüklemektedir.
Bunların yanında insan hayatını ağır bir şekilde tehdit eden elektrik enerjisi kimi zaman ölüme de yol açmaktadır. Yıllarca kullanılan trafoların, tamir edilemeyen tesisatların yangınlara neden olduğu, kullandığımız araç gereçlerin elektrik enerjisiyle çalışıyor olması bu nedenle aletlerin de radyasyona yol açtığı, radyasyon ise kansere davetiye çıkardığı bir gerçektir. Sürekli kesilen elektriğin online eğitimi, online çalışan insanların hayatını olumsuz şekilde etkilediğini bunlara benzer daha bir çok soruna mahal verdiği gerçeği unutulmamalıdır.
Son dönemlerde gerçekleşen fahiş fatura fiyatları halkın huzur ve refahını kaçırmış, geçim sıkıntısına sebep olarak yaşam şekillerini değiştirmiştir. Öyle ki kimisi evinde artık gaz lambası yakmakta ya da el feneriyle dolaşmakta neredeyse karanlıkta oturmaktadır. Eğitim ihtiyacını, maddi sorunlarını karşılayamayacak duruma gelen vatandaşların isyanı artık arşa çıkmış, keyfi uygulama ve yaptırımlar sebebiyle psikolojik sorunlar yaşamaya başlamıştır.
Özelleştirme Dairesi Başkanlığı ihale usulüyle elektrik şirketlerini özelleştirmiş “kar mantığı güdülerek adeta vatandaşın kanını emen sülüklere bırakmıştır.” TEDAŞ son altı aydır sürekli durmadan zam yapmaktadır.1 KW kaç TL’dir hiç sorduk mu? 1 KW elektrik Temmuz ayı dahil vergilerle beraber 2,07-3,11 TL’ye tekabül etmektedir. El insaf.Ekonomik sıkıntılar her geçen gün artarken TEDAŞ’ın yasal soygunculuk yapması kabul edilir gibi değildir. Kayıp kaçak bedeli, KDV, TRT payı ve diğerini de ekleyince vatandaşın canını cayır cayır yakmaktadır. Bu sömürü düzeni sebebiyle esnaf kepenk kapatmak zorunda kalmıştır.
Asgari ücretle geçinen dört kişilik bir ailenin yaklaşık olarak 10 bin ila 15 bin TL kira parası verdiği, doğalgaz ve elektrik parası da eklenince 20-25 bin TL’ye kadar bir ücrete dayandığı bu durumda enflasyonun %80-90 oranında olduğunu düşündüğümüz de bu vatandaşın sağlık, eğitim, yeme-içmesi, giyimi, ne durumda olduğunu tahmin bile edemeyiz. Haliyle huzurunun bozulduğu, aile içi çatışmaların yaşandığı, psikolojik birçok hastalığa davetiye çıkardığı, borç batağında kayboldukları gerçeği örtbas edilemez. Durum böyle olunca intiharlar kaçınılmaz bir hal almaktadır.
TBMM, Sayıştay ve diğer ilgili kurumlar suspus olmuş, Vatan, Bayrak, Millet diyenler seyre dalmış, halk ise bu zulüm deryasında boğulmamak için çırpınıp durmaktadır.Vatandaşın elinden tutan merhamet sahibi biri bulunmuyor. Bu şekilde üstünlük kuran ve bu aziz milleti sömürü düzen ile ezen bu şirketler büyümüş olabilir, banka hesapları şişkin olabilir ancak bu onların zulüm yapmasını gerektirmez. Bu vatanı sevenler bu kadim milleti de sevmelidir.Yüce ALLAH kutsal kelamlarında zulüm yapanı bağışlamayacağını ve ateşin halkından olduğunu buyurmuştur. (Al-i İmran süresi -117-135-140. Ayetleri, Nisa süresi 148-168. Ayetleri, Maide süresi 29-45.Ayetleri, Tevbe süresi 109. Ayet ve ilgili diğer ayetler bize zulmün ne kadar ağır bir suç olduğunu bildirmiştir.
EPDK‘nın belirlemiş olduğu bu fahiş fiyatlar Anayasamıza ve ilgili tüm yasalara, mevzuat ve yönetmeliklere aykırılık teşkil ettiği apaçıktır. Anayasa: Madde 5- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.MADDE 6- Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI GENEL KABUL GÖREN GÖRÜŞ, BAŞLANGIÇ KISMINDA YER ALAN ŞU İFADELERİN TATBİKİ ELZEMDİR.
İnsan onuru ve haysiyeti dokunulmaz olup, insan hak ve hürriyetlerinin ve Anayasa ile kurulu düzenin temelini teşkil eder.Kanunlar, Anayasaya aykırı olamaz. Dayanağını Anayasadan ve kanundan almayan hiçbir hukuk kuralı ve kamu kudreti kullanımı hukuka uygun kabul edilemez.Herkes, Anayasaya bağlı kalmakla yükümlüdür. Hukuk kuralları ve tatbiki, Anayasaya uygun olmak zorundadır.Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk vatandaşıdır.Her vatandaş, eşit hak ve hürriyetlere sahiptir.Toplumsal değişimin dinamikleri ile oluşan ve hukukun üstünlüğünü yansıtan, insanı ve Ülkenin tüm unsurlarını esas alıp kucaklayan, hiçbir zümreye, sosyal sınıfa ve inanca imtiyaz tanımayan, kimlik ayırımı yapmayan, ırkçılığa taviz vermeyen bu Anayasa, toplumsal mutabakatın en önemli göstergesidir. Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu; Topluca Türk vatandaşlarının milli gurur ve iftiharlarda, milli sevinç ve kederlerde, milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebi ve hakları bulunduğu FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere, TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.
Sonuç olarak ifade edilen bu hususlar bu süreç içerisin de bir haksızlığın, hukuksuzluğun ve zulmün vuku bulduğu bu sebeple TEDAŞ’ın bu dönemde uygulamış olduğu bu yaptırımı hem yüce Allah’ın kabul etmediği hem de yasalarımıza tamamen aykırılık teşkil ettiği ortadadır. Bu yanlıştan dönülmesini, insaflı ve vicdanlı davranılması gerektiği, ülke ekonomisine katkıda bulunulmasını, milletin huzur ve refahını düşünmek ve gereğini yapmak ivedilik gerektiren bir durum olduğu aşikardır.Ne demişti şehit Muhsin YAZICIOĞLU; Bu memlekette dürüst olmanın, doğruyu söyleyip yanlışı dile getirmenin ağır bir bedeli vardır. İşte bu bedel bizim başımızın tacıdır.
KAYNAK: TURANINSESİ 🇹🇷 HABER
YAZAR: Mehmet TAHİR MİROĞLU