Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mehmet Tahir MİROĞLU

ÖLÜYORSUN BATMAN UYAN!

Ülkemizde 1933 yılında petrol arama serüveni Batman ilinin Raman dağında petrol yatağına rastlamasıyla başlamıştır.
1940 yılında ilk petrol bulunmuş ve 1948-1954 yılları arasında Garzan petrol sahaları ile birlikte ülke ekonomisine kazandırılmıştır.
Batman Valiliği verilerine göre TPAO Batman Bölge Müdürlüğü 20 saha ve 723 adet petrol kuyusu ile günde 17.963 varil petrol elde etmektedir.
2020 yılında 1226,364 Sm³ doğalgaz ve yine aynı şekilde 878,656 varil ham petrol elde edildiği, Batman sınırları içerisinde 556,851 varil petrol elde edilmekte olup üretilen petrolün %63,4’üne tekabül ettiğini açıklamıştır.
Petrol ülkemiz için elbette önemli bir kaynaktır. Önemli bir enerji kaynağı olan petrol, kimya sanayisinin de vazgeçilmez ham maddesidir. Yaşadığımız şehirde böylesi değerli bir gelir kaynağının bulunması ve bu şekilde üretilmesi, ekonomimizi güçlendirmesi takdire şayandır.
Ancak bunun yanında çevreye vermiş olduğu zarar ve insan hayatını ciddi şekilde tehdit etmesi gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir.

Bugün içinde yaşadığımız bu şehr-i Batman ağır bir hava kirliliğine maruz kalmakta ve bu sebeple kişi sağlığını ciddi manada etkilemektedir.
Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) verilerine göre “HAVA KİRLİLİĞİ” bakımından Batman ili Avrupa şehirleri arasında ikinci, ülkemizde ise birinci sırada yer almaktadır.
Çarpık kentleşme, hızla betonlaşma, egzoz dumanları, orman ve yeşil alan yetersizliği ve en önemlisi zehirli petrol gazları havayı ciddi anlamda kirletmekte, insan sağlığını ve yaşamını ağır bir şekilde etkilemekte, çevreyi ekolojik bir felakete sürüklemekte, patolojik ve meteorolojik olaylara da neden olmaktadır.
“HAVA KİRLİLİĞİNİN” ölüme davetiye çıkardığı bir gerçektir. Doğaya verdiği zararların yanında (Toprak ve suyun kirlenmesi gibi) İnsan vücudunda da ağır tahribatlara yol açmaktadır.
Örnek; Boğazda tahriş, göz yaşarması ve baş ağrısı gibi belirtilerin sık sık görüldüğü yine aynı şekilde insanların Amfizem, astım, bronşit gibi hastalıkların yanında ölümcül olan kansere yol açtığı da bilinmektedir.
Bu hava kirliliği hayatı felç ettiği gibi insanların ağır bir bedel ödemesine de sebep olmaktadır.
Toksit gazları Batman sıcağıyla birleşince daha da ağır bir hava kirliliğine neden olmaktadır.
İnsan hayatını bu denli etkileyen böylesi bir tehlikenin göz ardı edilmesi kabul edilir gibi değildir.
Bu soruna çözüm bulunması elzemdir.
Termik santraller için getirilen çevreye uyum zorunluluğu İklim Değişikliği Kanunu kapsamında Baca filtrelerin takılması gerektiği kanunla açıkça ifade edilmiştir. Ancak zehir saçan birçok işletme mevcut yasayı kulak arkası yapmış ve halkın göz göre göre zehirlenmesi kabul edilerek açıkça ölüme davetiye çıkarmışlardır.,
Uluslararası hukukla korunan UDHR beyannamesi sağlık hakkını ve AİHS kararına göre “ Yaşama hakkı en temel hak olduğu diğer hakların ikinci sırada yer aldığını, dokunulmaz ve hakların sert çekirdeğini oluşturduğunu ifade etmiştir.”
Yine bununla birlikte Anayasamız 49. ve 56. Maddelerinde sağlık ve yaşam hakkını teminat altına alarak korumuştur. Ancak yasaları ne dinleyen ne de uyan…
Çevre ve Orman Bakanlığının 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca idari para cezasına ilişkin bu tür tesislerde emisyon miktarları sınırı aşıyor ise uygulanması gerektiği açıkça yazılmıştır.

İlgili kanunlara binaen Türkiye’nin Batman ilinde hava kirliliğine neden olan tüm tesislerin tespit edilmesi ve insan hayatını ciddiye alarak gerekli iş ve işlemlerin yapılması ve uygulanması elzemdir. Sigarayı kapalı ve açık alanda yasaklayan yetkililer ölüme davetiye çıkaran ölümcül gazları neden görmezden geldiği düşündürücüdür.
Yüce Allah’ın insanlar için yaratmış olduğu bu doğal havanın kirletilmesi, başka insanların yaşamı üzerinde hak sahibiymiş gibi hareket edilmesi vicdana, hakka, hukuka ve hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiği açıktır.

İnsan olma sıfatıyla yaşama ve sağlık haklarına sahip olduğumuz, bu hakların kısıtlanmadığı ve devredilmediği en temel haklar arasında yer aldığı ortadadır.
İnsan değerdir. İnsan hayatına ve sağlığına değer verilmesi her hukuk devletinin yegane amacı olmalıdır.
Ecdadımız Şeyh Edebali’nin dediği gibi “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”
Gelecek nesillere doğal ve temiz bir ortam hazırlamak hepimizin boynuna bir vebal ve insani görevimizdir.
Geleceğin inşası doğayı korumakla ve geliştirmekle mümkündür.
Sağlıklı ve mutlu olmanız dileğimle…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir