Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Ne Oluyor Ülkemize?

Araştırmacı yazar Tahir MİROĞLU
Uyuşturucu tacirliğini bitirmek için hazırladığı proje sebebi ile uyuşturucu çetelerinin saldırısına uğradı bu çirkin saldırıyı kınıyoruz.

Araştırmacı yazar Tahir MİROĞLU Uyuşturucu tacirliğini bitirmek için hazırladığı proje

Binlerce yıldır bu topraklarda hüküm süren Anadolu insanı, İslam dinine büyük hizmetleri olan, kardeşlik duygusu içerisinde hareket eden kutsal bir millettir. Bu kutsal topraklar uğruna kimisi elini, kimisi kolunu, kimisi gözünü, kimisi yüzünü kaybetmiş, kimisi tek evladını, kimisi eşini, kimisi ise canını vermiş, gün gelmiş aç kalmış, gün gelmiş at sırtından inmemiş, bütün hayatını bu topraklar uğruna heba etmiştir. Her bir karışı şahit kanıyla sulanmış olan bu kutsal topraklar, milletin tüm cefasına, meşakatine karşın hiçbir hak ve hukukları göz önünde bulundurulmadan başka milletlere peşkeş çekilmiş, maalesef Anadolumuz “ELE” teslim edilmiştir. Ülkemizin en güzel yerlerinde İngilizler, Katarlılar, Araplar, Fransızlar, Almanlar, Amerikalılar yani bütün kıl, tüy oturmakta ve her yere üs kurmuş durumda. Bugün gelinen noktaya baktığımızda güzel ülkemiz Türkiye’nin 783.562 km² olan toprakları 1923-2002 yılları arasında 11 milyon m²’si satılırken 2003-2012 yılları arasında ise 138 milyon m²’si aynı şekilde yabancılara satılmıştır. Her bir karışı şehit kanıyla sulanmış olan Anadolu topraklarının satılması bu vatan uğruna mücadele veren ecdadımıza, bu ülkenin insanına yapılmış en büyük haksızlık ve ihanettir. Ülkemiz ateş çemberi içerisinde parçalanılmak istenmektedir. Hemen yanı başımızda duran Ortadoğu ülkelerine oynan oyunun neticesi barizdir.Devletçik haline getirilen bu ülkeler etnik kimlik üzerine kurulu bir düzen ile emperyalist güçlerin ve kapitalist yönetimin kölesi haline getiriliyor ve böylece idare edilmesi güç olmaktan çıkarılıyor.Orta doğu ülkelerinin elit kesimi yabancılardan oluşmuştur. Gerçek halk parya takımı olarak çalıştırılmaktadır. Zorlu bir viraja girdiğimiz bu dönemde uluslararası ilişkilerde izlediğimiz politika ile dış ülkelerin maşası haline getirilmiş, kendi milletinin derdine derman olamayan, şehidin, yetimin ve fakirin vebalini düşünemeyecek kadar merhamet duyguları körelen, yürekleri katılaşan, adeta vicdan yoksunluğuna soyunan sayın yetkililer, gündemi abes işlerle meşgul etmeye, göz boyama oyunlarıyla show yapmaya başlamıştır. Öyle ki dış ülkelerden aldığımız borçlarla yine aynı ülkelere gereksiz harcamalar yaparak ironi bir duruma düştüklerini ve acizliklerini açıkça ortaya koymuşlardır.

Ülkemizin ekonomik durumu ortadadır. Sürekli düşüşte olan bir türlü çarkı dönemeyen sürekli gıcırdayıp duran ve yakında bilyesi tamamen dağılacak olan ekonomi; potansiyel büyümeyi sürdüremeyecek, yüksek oranda dış finansman ihtiyacı, düşük tasarruf ve daha nice sorunlar ile boğuşacak, yüksek bütçe açığı ile yüksek cari açıkla sınıfta kalacaktır. Dünyanın hiçbir ülkesinde vergi ve enflasyon bu denli yüksek değildir. % 80.9 oranında olan enflasyon ile adeta halk açlık ve sefalete mahkum edilmiştir. %13.6 oranıyla 4.1 milyon işsiz olduğu, bunun %18.8 oranını ise üniversiteli gençlerin oluşturduğunu, resmi olmayan verilere göre ise 10 milyondan fazla işsiz olduğu gerçeği yadsınamayacak kadar açıktır.2020 yılı 36 milyar 724 milyon dolar cari açık ile 245 milyar 483 milyon lira bütçe açık vermiştir. 2024 yılı Eylül ayı itibarıyla yıllık cari açık 9,7 milyar dolara çıkmıştır.Hazine, 31 Mart 2021 yılı sonunda ki brüt dış borç stokunun 600 milyar dolarla milli gelirin yarısından fazla olduğunu açıklamıştır. Bu kötü gidişatı gören sayın yetkililer Varlık Fonu kurarak geriye kalan kamu kuruluşlarını teminat göstermek suretiyle bu fona devretmişlerdir.

Vatandaştan aldıkları ağır vergiler ve kestikleri cezalarla kötü giden bu alevi daha da körüklemeye çalışmaktalar. Bu fona kurban edilecek kurumlar da satıldıktan sonra ne yapacakları açıkçası merak konusu olmuştur. Satılan; Tank Palet Fabrikası, Sümer Bank, Şeker Fabrikası, Hastaneler, Köprüler vs bir hiç uğruna gitmedi mi? Bitmiş olan Tarım, Hayvancılık, Balıkçılık, Turizm, Madencilik, Haksız Kazanç, Gelir Dağılımındaki usulsüzlük ile bunların yanında sürekli yapılan zamlar, en temel ihtiyaçların bile ateş pahası olduğu, alınamayan gıda, ödenemeyen kiralar, yoksulluk, eğitimdeki çöküntü, ticari eğitim, sağlıkta yetersizlik, bilimin ve teknolojinin gelişememesi gibi nice sorunların baş gösterdiği bu sistem politikası ile angaje bir strateji uygulayarak yoklukla Anadolu insanını esir etmeye çalışmaktadır.

Bu sistemde kimin parası varsa o konuşur mantığıyla hareket edilmektedir. Eğer bir ülkede akıl ve bilimden çok kişisel itibara değer veriliyorsa ve o ülkenin değerleri, kutsal toprakları peşkeş çekiliyorsa gelişmesini beklemek müdemmag olur. Kontrollü kaos ortamı yaratılarak halkın birlik ve beraberliğini bozmak, ülkeyi güçsüz duruma düşürmek, korku stratejisini uygulayarak her istediğini yaptırmak, böylece istenilen güce kavuşmasını sağlamak amacındalar.

Sosyal, ekonomik, eğitim, sağlık ve siyasi kriz ile ülkenin itibarı zayıflamış, devletin içi boşaltılarak zenginler daha da zengin, fakirler daha da fakir olmuştur. Nepotizm politikasıyla izlenen yol ile bu ülkenin gerçek sahipleri ezilmiş, hakir görülmüş ve neredeyse ikinci sınıf konumuna getirilerek ötekileştirilmiştir. Böylece ülkemiz başka milletlerin hizmetine sunulmuştur. Bunun yanında yanan fabrikalarımız, küle dönen ormanlarımız, sel felaketlerin de can ve mal kayıplarımız, çığırından çıkan şiddet olayları, zulüm, ahlak yoksunluğu, terör ve uyuşturucu ciddi anlamda büyük sorunlar ortaya çıkarmaktadır.Tüm bu olaylar geçmişte yaşanmış kavimlerin helak sebebi olaylarını akla getiriyor.Evet beraber zor bir dönem geçiriyoruz. Gelecekte başımıza neler gelecek bilemiyoruz ancak “görünen köy kılavuz istemez” misali geçmişe bakarak başımıza gelecekleri varsayabiliriz.Doğusuyla batısıyla kuzeyiyle güneyiyle bir olan Anadolu ne hale getirildi? Ne hale getirildiğimizi varın siz düşünün… Bu asil milletin bağımsızlığı için yazılan istiklal marşı ve Gençliğe Hitabe şiarıyla uyanmak ve ülkemize sahip çıkmak hepimizin boynun borcudur.Ne diyordu Mehmet Akif ERSOY;Arkadaş! Yurdumu alçaklara uğratma, sakın.Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.Doğacaktır sana va’dettiği günler hakk’ın…Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:VERME, DÜNYALARI ALSANDA, BU CENNET VATANI. Güzel ülkem Türkiye sen hep var ol TAHİR MİROĞLU