İmamoğlu’ndan kira desteği aldığını söyleyen Murat Ongun’un yalanını ev sahibi ortaya çıkardı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yolsuzluk, rüşvet, irtikap ve ihaleye fesat karıştırma suçlamasıyla tutuklanan Medya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun’un ev sahibi ressam Nilay Keser savcılığa ifade verdi. Kira sözleşmesini Murat Ongun ve eşi Zeynep Ayten Gözdem Ongun ile imzaladıklarını belirten Keser, adı geçen kişinin 1 yıllık kira bedeli olarak 3 milyon 717 bin 400 TL’yi banka hesabına havale ettiğini anlattı.
5 GÜN SONRA ZAM
14 Nisan 2024 olan sözleşmenin tarihi esas alındığında Murat Ongun’un kirası TÜFE yüzde 51,26 resmi artış oranı uygulanırsa 453 bin liraya yükselecek. Ongun, yolsuzluk soruşturması kapsamında savcıya 350 bin TL aylık gelir beyanında bulunmuş, yaşadığı evin aylık kirasının 300 bin TL olması, bu kiranın nasıl ödendiği sorusunu gündeme getirmişti. Ongun, geçtiğimiz günlerde bir gazeteye verdiği röportajda, “Ben ve eşimin geçmiş birikimleri ve gelirleri bu kiraya yeterlidir. Başkanımız Ekrem İmamoğlu bana, maddi olarak destek olmuştur” demişti.
SÖZLEŞMEYİ EŞİYLE YAPTIM
Yeni Şafak’ın ulaştığı ifadede Keser, Acarlar Mahallesi Acarkent 28. Sokak C-119 Beykoz adresin mülk sahibi olduğunu belirterek, 4 katlı villa şeklinde ve iki dubleksten oluşan daireyi yaklaşık 4 senedir kiraya verdiğini söyledi. 14 Nisan 2024’te ARS Emlak’ta Murat Ongun ile eşi Zeynep Ayten Gözdem Ongun ile kira sözleşmesi yaptıklarını anlatan Keser, “Bu tarihten itibaren kiracım olarak dairemde ikamet etmeye başladılar” dedi.
Birlikte hareket etmezsek yandık!
Eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı tutuklu Murat Ongun’un, cezaevindeki diğer tutuklulara avukatlarla düzenli mesaj gönderdiği ortaya çıktı. Ongun’un “Sakın konuşmayın. Bir şey ispat edemezler. Birlik içinde hareket edersek, üç aya kadar çıkarsınız. Birlikte hareket etmezsek kurtulamayız. Her türlü yardımı yapmaya hazırız” dediği öğrenildi. Ongun’un kullandığı kelimeler, “Ortada bir suç olduğunun farkında” yorumlarına sebep oldu. Öte yandan Ongun ve ekibinin, bağımsız avukat tutan tutuklulara şüpheyle baktığı, bu durumda olanları ortak savunma geliştirememek, ‘söylem birliğinin bozulması’ gibi gerekçelerle tehdit ettiği öğrenildi.