Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Aykut Veli YILDIZ

BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ VE ABD EMPERYALİZMİ

Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasından sonraki dönemde ABD’nin Ortadoğu’daki politikası; “Soğuk Savaş” döneminden devralınan petrol kaynakları üzerinde denetim kurulması ve bunun dünya pazarlarına kesintisiz ulaştırılması olarak ön plana çıkmıştır. 

Ayrıca, İsrail’in varlığının sürdürülmesi, radikal İslâmi unsurların etkisinin azaltılması ve bölge ülkelerinin kuşatılarak kitle imha silahlarına sahip olmalarının önüne geçilmesi diğer amaçlar olarak belirmiştir.

ABD, Ortadoğu bölgesine siyasal olarak girdiği İkinci Dünya Savaşı sonrasından beri bölgede hiç bu kadar güçlü olmamıştı.

ABD, bölge üzerinde bu egemenliği oluştururken Türkiye ile kurduğu iş birliğinden büyük ölçüde yararlanmıştır.

1997 yılında hazırlanan “Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi” yalnızca ABD’nin hegemon olduğu tek kutuplu bir dünya inşâ etmeyi hedeflemektedir. 

Bu proje ABD’yi dünyanın merkezine koyarken, Amerikan egemenliğinin de tüm dünyaya yayılmasını amaçlamaktadır. 

Bugünün uluslararası sistemi güç dengesine göre değil, Amerika Birleşik Devletleri hegemonyasına göre kurulmuştur.

Günümüzde Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) olarak ifâde edilen projenin tam adı “Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Müşterek bir Gelecek ve İlerleme için Ortaklık” projesidir.

Projenin kapsama alanı içerisine alınan Türkiye, Suriye, Irak, İran, Mısır, Lübnan, Filistin, Ürdün, Kuveyt, Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Yemen, Pakistan, Afganistan, Moritanya, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Sudan gibi 23 ülkenin tamamının ABD’nin “stratejik enerji kaynaklarının ve ulaştırma hatlarının denetim altında tutulmasına yönelik” ulusal çıkarları ile örtüşen ülkeler olduğu dikkat çekicidir.

Bu proje ile 1916 yılında imzalanan Sykes-Picot Antlaşması revize edilerek İslâm coğrafyasında din, mezhep ve ırk temeline dayanan çok sayıda devlet ortaya çıkarılacaktı.

Böylece ABD’nin bölgedeki egemenliği daha da artacak, müttefiki olan İsrail’in karşısında güçlü herhangi bir devlet bulunmayacaktı.

Bu konuda ilk adım 2004 yılının Haziran ayında ABD’nin Georgia eyaletinde yapılan G-8 Zirvesi’nde atılmıştır. 

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Zirvenin gündemine konduğu gibi BOP çerçevesinde yapılacak reformları konuşmak üzere Türkiye “demokratik ortak sıfatıyla” hedef ülkeler ise “bölgesel ortak sıfatıyla” davet edilmiştir.

G-8 Zirvesi’nde Büyük Ortadoğu Projesi(BOP)’nin ana hedefleri şu şekilde sunulmuştur:

  • BOP kapsamındaki ülkelerde istikrârı sağlamak.
  • İsrail ile Filistin arasındaki anlaşmazlığı çözmek.
  • Teröre destek veren ülkelerle savaşmak.
  • Ortadoğu ülkelerinde demokratikleşmeye ve ekonomik gelişmeye katkıda bulunmak.

Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Dünya kamuoyuna BOP’un hedeflerini, Fas’tan Çin sınırına kadar 23 ülkenin yönetim biçimleriyle, siyasi ve ekonomik coğrafyasının değiştirilmesi olarak sunmuştur. 

Nitekim Ortadoğu coğrafyasında 2010 yılı Eylül ayından itibaren “Arap Baharı” adı altında ABD destekli halk ayaklanmaları ile iktidarlar devrilmiştir.

Aslında Büyük Ortadoğu Projesi(BOP)’nin gerçek hedefleri şunlardır:

  • İsrail’in varlığını ve güvenliğini garanti altına almak.
  • Terörist devlet olarak kabul ettikleri devletlerin elindeki kitle imhâ silahlarını yok etmek.
  • Bölgeden petrol sevkiyatının aksamasını önlemek.
  • Terör odaklarını ve destekçilerini ortadan kaldırmak.
  • ABD’ye yönelik muhalif unsurları ve yönetimleri ortadan kaldırmak.
  • Ilımlı İslâm anlayışını bölgede hâkim kılmak.
  • ABD’nin bölgede nüfuzunu yaygınlaştırmak.

Büyük Ortadoğu Projesi(BOP)’nin bölge ülkelerine demokrasiyi getirmesi bir aldatmacadır ve operasyonel bir slogandır. 

Gerçek amaç, ABD’nin petrol ve petrol yollarını kontrol altına alarak başka ülkelerin kullanmasını önlemek ve İsrail’in varlığını korumaktır.

Bir zamanlar Büyük Ortadoğu Projesi(BOP) Eşbaşkanı olmakla övünen ve bu projeyi dilinden hiç düşürmeyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan artık resmen dile getirmekten kaçınsa bile Türkiye bu projede hala “ılımlı İslâm için model bir ülke”dir. 

Bu nedenle ABD tarafından Türkiye’ye doğrudan veya dolaylı ekonomik yardım ve yatırımlar artarak devam edecek; ancak bu yardımlar ABD’ye bağımlılığı arttıracak mahiyette olacaktır.

Bütün bunlardan şunu anlıyoruz ki, Büyük Ortadoğu Projesi(BOP)’ni gerçekleştirmek için en önemli sac ayaklarından birisi Türkiye’dir.

 

ABD, kendi emperyal ve yayılmacı amacı için AK Parti’yi bir proje olarak hayata geçirmiş ve iktidara gelmesini sağlamıştır.

Sonuç olarak; ABD’nin demokrasinin gelişebilmesi için uygun şartların olmadığı bir ülkede silahlı güç kullanarak otoriter yönetimleri ortadan kaldırması ve o ülkede sözde demokrasiyi gerçekleştirmeye çalışmasının maliyeti bölgesel savaşlar, kan ve gözyaşı, milyonlarca masum sivil insanın ölümü olmuştur.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir