Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin İzmir 8. Olağan İl Kongresi’nde konuştu. CHP’nin İzmir’i yönetemediğini söyleyen, şehrin sürekli geriye gittiğini vurgulayan Erdoğan “Kötü gidişat İzmir’in kaderi değildir. Bu gidişatı değiştirmek boynumuzun borcudur. Atatürk’ün ardına sığınarak koltukları işgal ettiler. Yediler içtiler. İzmir hiçbir zaman bunlarla ileriye gitmedi. CHP’nin İzmir’e en ufak faydası yok” dedi.
“KILLARINI KIPIRDATMAZLAR”
Sadece son on yılda yaşananların bile şehrin CHP’li yerel yöneticiler ve siyasetçiler tarafından nasıl bir garabet sarmalına sokulduğunu göstermeye yeterli olduğunu kaydeden Erdoğan, “Haklarını isteyen işçileri dinlemek yerine sokağa atarlar. İzmir Körfezi’nin kötü kokudan yanına yaklaşılamadığı halde kıllarını kıpırdatmazlar. Körfezin temizlenmesinin asli sorumlusu, millete olan saygısından dolayı bu meseleye çözüm arayan bakanlığın toplantısına katılma lütfunda dahi bulunmazlar.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Ülkenin en pahalı suyunu İzmirlilere içirirler. İlçelerine hizmet etmeleri için seçilen başkanlar İstanbul’da siyasi ikbal peşinde koşarlar. Kötü yönetimden dolayı işçi maaşlarını ödeyemedikleri için temel hizmetler bile aksar. Kentsel dönüşüm projelerindeki dolandırıcılıkların arkasında kendi partililerinin sureti belirir. Eski ve yeni başkanların şehre zerre kadar faydası olmayan kişisel kavgaları ayyuka çıkar. Hakaret suçundan yargılanan edepsizleri önce protokole alıp başköşeye oturturlar, sonra özür dilerler.
“BU KÖTÜ GİDİŞAT İZMİR’İN KADERİ DEĞİL”
Karşılarında neresinden tutulursa tutulsun elde kalan bir İzmir fotoğrafı olduğunu anlatan Erdoğan, “CHP Genel Başkanı bile bu durumun farkına varmış olmalı ki İzmir’in temsilindeki sorunları ikrar etmek mecburiyetinde kaldı. Kendi görevlerini yapmaktan aciz yönetimlerin başarısızlıklarını Atatürkçülük maskesiyle, ilericilik örtüsüyle, çağdaşlık perdesiyle gizlemeye çalışması da ayrı bir hastalık. İzmir her alanda sürekli geriliyor. Ama bunlar ilericilik kisvesi altında yağma düzenlerini devam ettirmek için canla başla uğraşıyorlar.” dedi.
Bu kötü gidişatın İzmir’in kaderi olmadığını vurgulayan Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu konuyu değiştirmenin boyunlarının borcu olduğunu söyledi.
“İZMİR’E SAHİP ÇIKMAK, BU ŞEHRE AŞKLA HİZMLETLE OLUR”
Eski İzmir türkülerine bakarsanız, çoğunun kahramanlık üzerine, efelerin cesareti, askerlerimizin fedakârlığı üzerine yazıldığını görürsünüz. “Asker ettiler beni. Kıdemli Çavuş. Gurbet çöllerinde oldum bir baykuş. Anadan, babadan, yarlardan bir haber yokmuş. Uçun kuşlar, uçun, İzmir’e doğru.”
Anadan, babadan, yardan geçerek vatan hizmetine koşan İzmirlilerin hasretlerini kuşlara fısıldadığı bu türkülerin her birinin gerisinde ayrı bir kahramanlık hikâyesi vardır. İşte bunun için, Birinci Dünya Savaşı’nda İzmir işgal edildiğinde, tüm Türkiye yasa bürünmüştür. Bu işgal üzerine İstanbul’da, Sultanahmet Mitinginde Halide Edip Adıvar’ın ettiği yeminindeki ahdimiz, bugün de kalbimizde aynı heyecanla yaşıyor. Ne diyordu bu ahitte? “Türkiye istiklale kavuşana kadar korkmayacağız. Hiçbir meşakkatten kaçmayacağız. Bayrağımıza, ecdadımızın emanetine ihanet etmeyeceğiz.”
Görüldüğü gibi milletimiz, İzmir’in istiklalini, Türkiye’nin istiklaliyle müsavi tutmuştur. Türk tarihinde, daima yekvücut olmanın, istiklale ve ecdadın mirasına sahip çıkmanın timsali olduğu için o kara günlerde milletimiz, İzmir’e böylesine sıkı sıkıya sahip çıkmıştır. Biz de İzmir’e “Çakabey” nasıl sahip çıktıysa, “Gazi” nasıl sahip çıktıysa, “Menderes” nasıl sahip çıktıysa öyle samimiyetle sahip çıktık.
Tabii İzmir’e sahip çıkmak, bu şehre aşkla hizmet etmek de olur. Bugün yerel yönetimlerin ve şehrin temsilcilerinin çoğunun İzmir’e sahip çıkma azminde ve cehdinde olmadığını üzülerek görüyoruz. Allah rahmet etsin. Mehmet Akif bir zamanlar İstanbul için şöyle demişti, “Bizim mahallede İstanbul’un kenarı demek, sokaklarından geçilmez ki yüzme bilmeyerek.” Akif’in 110 yıl önce İstanbul için yaptığı tespitin örneklerini 2025’in İzmir’inde hemen her alanda görmek mümkündür.
“İZMİR TARİHİNİN EN KARANLIK, EN BAKIMSIZ, EN PERİŞAN DEVRİNİ YAŞIYOR”
İzmir’in hemen tüm mahalleleri, caddeleri, sokakları, denizi perişan vaziyettedir. Tek işi vatandaşa hizmet etmek ve şehri yaşanılır kılmak olanlar maalesef vatandaşa hizmetten başka her işi yapıyor. Yağmur çiselese İzmir’in su basıyor, umurlarında değil. Rüzgâr kımıldasa, İzmir yaşanmaz hale geliyor. Havaya bakıp ıslık çalıyorlar. Altyapı deseniz zaten hiç mevcut değil ki üzerinde konuşasınız. Hülasaten bir zamanlar medeniyet sembolü İzmir, tarihinin en karanlık, en bakımsız, en perişan devrini yaşıyor.
“KARŞIMIZDA NERESİNDEN TUTSANIZ ELİNDE KALAN BİR İZMİR FOTOĞRAFI VAR”
Sadece şu son on yılda yaşananlar bile şehrin CHP’li yerel yöneticiler ve siyasetçiler tarafından nasıl bir garabet sarmalına sokulduğunu göstermeye yeterlidir. Haklarını isteyen işçileri dinlemek yerine sokağa atarlar. İzmir Körfezi’nin kötü kokudan yanına yaklaşılamadığı halde kıllarını kıpırdatmazlar. Körfezin temizlenmesinin asli sorumlusu, millete olan saygısından dolayı bu meseleye çözüm arayan bakanlığın toplantısına katılma lütfunda dahi bulunmazlar.
Ülkenin en pahalı suyunu İzmirlilere içirirler. İlçelerine hizmet etmeleri için seçilen başkanlar İstanbul’da siyasi ikbal peşinde koşarlar. Kötü yönetimden dolayı işçi maaşlarını ödeyemedikleri için temel hizmetler bile aksar. Kentsel dönüşüm projelerindeki dolandırıcılıkların arkasında kendi partililerinin sureti belirir. Eski ve yeni başkanların şehre zerre kadar faydası olmayan kişisel kavgaları ayyuka çıkar. Hakaret suçundan yargılanan edepsizleri önce protokole alıp başköşeye oturturlar, sonra özür dilerler.
Karşımızda neresinden tutsanız elinizde kalan bir İzmir fotoğrafı var. CHP Genel Başkanı bile bu durumun farkına varmış olmalı ki İzmir’in temsilindeki sorunları ikrar etmek mecburiyetinde kaldı. Kendi görevlerini yapmaktan aciz yönetimlerin başarısızlıklarını Atatürkçülük maskesiyle, ilericilik örtüsüyle, çağdaşlık perdesiyle gizlemeye çalışması da ayrı bir hastalık. İzmir her alanda sürekli geriliyor. Ama bunlar ilericilik kisvesi altında yağma düzenlerini devam ettirmek için canla başla uğraşıyorlar.
“BU TABLOYU DEĞİŞTİRMEK BOYNUMUZUN BORCUDUR”
Bu kötü gidişat İzmir’in kaderi değildir. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu tabloyu değiştirmek boynumuzun borcudur. Tabii bunun için önce İzmir’deki vatandaşlarımızı siyasi tercihlerini ideolojik saiklerle değil, eser ve hizmet merkezli olarak yapmaya ikna etmemiz gerekiyor. Yıllar sonra bizzat işin sahiplerinin Atatürkçülüğü ve Kemalizmi Menderes’e karşı mücadele edebilmek için ‘Biz icat ettik’ dediği bir fanatizm, Menderes’in tüm kalbini adadığı şehir olan İzmir’i esir alamaz.
“YILLARDIR GAZİ MUSTAFA KEMAL’İN MİRASINI YAĞMALAMAKTAN BIKMADILAR”
Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal, “Benim en büyük eserim Cumhuriyettir” derken, bunların Cumhuriyetin gelişmesine, kalkınmasına zerre kadar katkıları olmadı. Tam tersine, kendilerine affınıza sığınarak söylüyorum, kendilerine “Mustafa Kemal’in itleri” diyenlerle birlikte belediyelerde soygun düzeni kurmayı “Kent Uzlaşısı” adı altında meşrulaştırma çabasına girdiler. Kimi zaman seçim kazanmak, kimi zaman ceplerini doldurmak için yıllardır Gazi Mustafa Kemal’in mirasını yağmalamaktan bıkmadılar. Bir de utanmadan, arlanmadan, haya etmeden çıkıp bizim terörsüz Türkiye çabamızla kendi suç ortaklıklarını bir tutmaya kalkıyorlar. Muhalefeti alternatif vizyon ve program üretme sorumluluğu olmaktan çıkartıp, Türkiye ve Türk milletinin düşmanı kim varsa onların değirmenine su taşıma aracı haline bunlar getirdi. Eski Genel Başkanları bu şehrin milletvekili oldu. Yeni Genel Başkanları güya kendisini İzmirli olarak görüyor.
“HER İZMİR’E GELİŞLERİNDE YEDİLER, İÇTİLER DAĞILDILAR”
Peki, buradan size ve tüm İzmirlilere soruyorum: Topunun birden İzmir’e tırnak ucu kadar bir faydası, hizmeti dokundu mu? Var mı bu Genel Başkanlar şehrimize şunları şunları kazandırdı diye üç beş başlık sayabilecek birisi? Yok. Çünkü yapılan hiçbir şey yok. Belki geride hiçbir eser, hiçbir hizmet bırakmadılar. Ama her İzmir’e gelişlerinde yediler, içtiler, dağıldılar. Gazi’nin emaneti olan Cumhuriyete en büyük zararı, sorsanız Atatürkçülüğü ve Kemalizmi kimseye bırakmayan işte bu mirası yediye tayfa vermektedir.
“İZMİR’E SON 22 YILDA 1 TRİLYON 275 MİLYAR LİRA KAMU YATIRIMI YAPTIK”
CHP’yi ve ona oy verenleri, bu proje ürünü istismar siyasetinden kurtarmak, İzmir’in kurtuluşunu, ülkenin istiklaliyle bir tutan ecdada da gazinin hatırasına da demokrasimize de yapılacak en büyük hizmet olacaktır. Biz her kesimden insanıyla 85 milyonun tamamına olan sevgimizi, muhabbetimizi, eser ve hizmet siyasetiyle göstermiş bir partiyiz.
Artık, 22 yıl geride bırakan iktidarlarımız döneminde yaptığımız işler, bırakınız bir önceki aynı süreyi Cumhuriyet tarihinde yapılanların tamamının 5 katı, 10 katıdır. Ancak insan fıtratı sahip olduğu imkanları nasıl elde ettiğini bir süre sonra unutmaya, sanki hep varmış gibi hissetmeye meyyaldir. Bunun için bize düşen vazife her fırsatta ülkemize kazandırdığımız eserleri, milletimize verdiğimiz hizmetleri, vatan topraklarının her karışına yaptığımız yatırımları hatırlatmaktır.
Nitekim İzmir’e de son 22 yılda günümüz rakamlarıyla 1 trilyon 275 milyar lira tutarında kamu yatırımı yaptık. Adalette 16 milyar lira, eğitimde 69 milyar lira, gençlik ve sporda 11 milyar lira, sosyal yardımlarda 145 milyar lira, sağlıkta 45 milyar lira, çevre ve şehircilikte 186 milyar lira, ulaşımda 245 milyar lira, tarım ve ormanda, tarımsal hibe destekleri dahil, 121 milyar lira, sanayi ve teknolojide verdiğimiz teşviklerle birlikte 46 milyar lira, enerjide, kamu ve özel, toplam 326 milyar lira, kültür ve turizmde 7 milyar lira, çalışma ve sosyal güvenlikte, teşviklerle birlikte, toplam 58 milyar lira yatırımı hayata geçirdik.
“132 SAĞLIK TESİSİ YAPTIK”
İzmir’e 4 yeni devlet üniversitesi kurduk. İkisi stadyum olmak üzere toplam 115 adet spor tesisi inşa ettik. Toplam 4 bin 906 yataklı 47 hastane ve ek binalar dahil 132 sağlık tesisi yaptık. İzmir Şehir Hastanemiz 2060 yatağıyla 1 yıldan beri vatandaşlarımıza hizmet veriyor. Dikili Devlet Hastanemizi 50 yatağıyla önümüzdeki günlerde vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız. Selçuk Devlet Hastanemizi 50 yatağıyla, Buca Ağız ve Diş Sağlığı Hastanemizi ise 70 ünitesiyle yıl sonuna kadar tamamlıyoruz. Ayrıca 800 yataklı Tepecik Şehir Hastanemizi yatırım programımıza aldık.
“İZMİR’DE TOPLAM 25 BİN 164 KONUT PROJESİNİ HAYATA GEÇİRDİK”
TOKİ kanalıyla İzmir’de toplam 25 bin 164 konut projesini hayata geçirdik. İzmir’deki 5 Millet Bahçesi projemizden birini bitirmek üzereyiz, diğerleriyle ilgili çalışmalar çeşitli safhalarda sürüyor.
Karayollarında, İzmir’in 2002 yılında 431 kilometre olan bölünmüş yol mesafesini 977 kilometreye çıkardık. Uzunluğu 55,5 kilometre olan İzmir çevre yolunu etaplar halinde tamamlayıp Konak Tüneli’ni de açarak şehir içi trafiğini rahatlattık.
İzmir-İstanbul Otoyolu’nu inşa ederek yaklaşık 8,5 saat süren yolculuk süresini 3,5 saate indirdik. Menemen-Aliağa-Çandarlı Otoyolu’nu açtık. Sabuncubeli Tüneli ile İzmir-Manisa arası ulaşım süresini 15 dakikaya indirdik. Demiryollarında İzmir’in trafik sorununa kalıcı çözüm getirmek amacıyla İZBAN projesini hayata geçirdik. İZBAN şehrin kuzeyindeki Aliağa’dan, güneyindeki Selçuk’a kadar uzanan 136 kilometrelik bir güzergahta şu anda hizmet veriyor. Yapımı süren Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren hattımızı inşallah 2027’de bitirmeyi hedefliyoruz.
“YOLCU TRAFİĞİNİ 2024 YILINDA 11,5 MİLYONUN ÜZERİNE ÇIKARDIK”
Kemalpaşa Lojistik Merkezi ile bu bölgeyi lojistik sektörünün ve sanayinin nabzını tutacak bir merkeze dönüştürdük. Adnan Menderes Havalimanımızı yenileyip kapasitesini artırarak 2002 yılında 2,3 milyon olan yolcu trafiğini 2024 yılında 11,5 milyonun üzerine çıkardık.
Deniz yolunda, İzmir-Yeni Foça Yat Limanı’nı açtık. Özdere, Dikili, Çeşme-Şifne, Çeşmealtı ve Şakran’da 5 yeni yat limanı için etüt proje hazırlıyoruz.
Su ve sulama yatırımlarında son 22 yılda şehrimize 8 içme suyu tesisi, 52 sulama tesisi, 109 taşkın koruma tesisi, 10 gölet, barajlar, yeraltı depolama tesisleri gibi toplam 225 tesis inşa ettik. İzmir’e 4 yeni organize sanayi bölgesi, 3 endüstri bölgesi, 5 teknopark, 101 araştırma geliştirme merkezi ile 25 tasarım merkezi kurduk. Verdiğimiz teşviklerle tamamlanan 2 bin 930 özel sektör projesinde 328 milyar lira yatırım gerçekleştirerek, 111 bin kişilik istihdam sağlandı. Şubat ayında Çeşme’ye, seneye de Karaburun’a doğal gaz arzı sağlamayı planlıyoruz.
“İZMİR’E HER ALANDA ÇOK FAZLA ESER VE HİZMET KAZANDIRACAĞIZ”
Allah’ın izni ve milletimizin desteğiyle önümüzdeki yıllarda İzmir’e her alanda çok daha fazla eser ve hizmet kazandıracağız. Sizlerden bunları her İzmirli kardeşimize anlatarak tamamen yalan ve talanın kılıfı haline dönüşen istismarcı, ideolojik söylemler yerine eser ve hizmet siyasetine yönelmelerini sağlamanızı istiyorum. Bunu başardığımızda, milletvekilliğinden belediye başkanlıklarına kadar İzmir’in tüm temsili mevkilerde bulunan AK Parti bayrağını dalgalandıracağımızdan ben şüphe duymuyorum. Böylece bu şehirle ilgili oluşturulmaya çalışılan haksız algıları, seviyesiz yakıştırmaları, temelsiz önyargıları da ortadan kaldıracağımıza inanıyorum. İzmir’e ve sizlere güveniyorum. Rabbim yar ve yardımcınız olsun.
“İZMİR YILLARCA MAZLUMLARIN DERDİYLE DERTLENMİŞ BİR ŞEHİRDİR”
İzmir’i temsil etmeyi beceremeyenler bu şehrin, ülkenin içeride ve dışarıda yürüttüğü mücadelelere kayıtsız bir yer olduğu intibaını vermek için de özel bir gayret sergiliyorlar. Halbuki İzmir, yıllarca mazlumların derdiyle dertlenmiş, yüreğini de toprağını da onlara açmış bir şehirdir. Osmanlı’nın son döneminde, Ege’nin muhtelif yerlerinde, Balkanlardan, Kafkaslardan, diğer yerlerden evlerini terk edip gelmek zorunda kalan yüz binler, milyonlar önce İzmir’e sığınmıştır. Bir kısmı ülkenin başka yerlerine gitse de önemli bir bölümü de İzmir’i kendine yeni vatan olarak seçmiştir. Aynı şekilde ülkemiz içinde nüfus hareketlerinin çok arttığı dönemlerde İzmir, Mardin’den Erzurum’a, Konya’dan Kars’a, Afyon’dan Ağrı’ya, Sivas’tan Balıkesir’e kadar pek çok farklı şehirden insanın yeni yuvası olmuştur.
“İZMİR GÜNDEMİNİ TÜRKİYE’DEN AYRIŞTIRMAYA KALKMAK EN HAFİF TABİRİYLE GAGLETTİR”
Gerisinde nice acı hikâyeleri, nice umut arayışlarını barındıran böylesine bir demografik zenginliğe sahip İzmir’in gündemini Türkiye’den ayrıştırmaya kalkmak en hafif tabiriyle gaflettir. Küresel ve bölgesel gelişmelerin hepsi ülkemizin bugünkü konumunu ve gelecekteki hedeflerini yakından ilgilendiren mahiyete sahiptir. Dolayısıyla Türkiye olarak kendimizi hiçbir meselenin dışında tutmamız, hiçbir hadiseye duyarsız kalmamız mümkün değildir. Rusya-Ukrayna savaşından, Suriye’deki devrime, Balkanlardaki gerilimlerden Afrika’daki anlaşmazlıklara, Akdeniz’deki enerji ve etki çekişmelerinden Kafkasya ve Orta Asya’daki arayışlara kadar her konu bizim gündemimizdedir, öyle olmak mecburiyetindedir. Hatta bu listeyi Antarktika’da araştırma istasyonu kurmaktan uzaya çıkma çalışmalarına kadar çok daha geniş bir alana teksif edebiliriz. Daha savunma sanayinden, imalat sektörüne, turizmden lojistiğe kadar iddia sahibi olduğumuz pek çok başlığı saymıyorum bile.
“HEM ALTYAPISI HEM YÖNETİM ANLAYIŞIYLA ESKİ TÜRKİYE YOK”
Geçmişte Türkiye dünya yönetim sisteminin yeniden kurulduğu kritik dönemlerde karar vericilerin vizyonsuzluğu sebebiyle maalesef hakkı olan yerlere gelememiştir. Bilhassa İkinci Dünya Savaşı sonrası ve 1970’li, 1990’lı yıllarda bu üzüntü verici hakikati tekrar tekrar yaşadık. Ama artık hem altyapısı hem yönetim anlayışıyla eski Türkiye yok. Bugünkü kalkınma seviyemizi, bölgesel gücümüzü, küresel etki alanımızı geçmişle mukayese etmeye kalkmak bile ülkemize yapılacak en büyük haksızlık olur.
“TÜRKİYE YYÜZYILINI İNŞA ETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Yalan yanlış sosyal medya üfürükleriyle eskiye yüceltmeye çalışan gururun amacı umutsuzluğu körüklemektir. Merhum Cemil Meriç, “Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaşanmaz kılanlardır” diyor. Velhasıl, bunlar kâğıt üzerinde kökenleri ve inançları ne olursa olsun, ülkelerini hiçbir zaman vatan olarak içselleştirmemiş, kalpleri ve gözleri hep dışarıda olan mankurtlardır.
Emperyalistlerin sinsi ve aşağılık oyunlarında rol almayı ülkelerine hizmet etmeye yeğleyenlerden Türkiye’ye hayır gelmez. Halbuki bizim inancımızda umutsuzluk neredeyse küfre eşdeğer görülür. Üstelik bizim umutlu olmak için çok sebebimiz var. Her ne kadar son yıllarda yaşanan ekonomik sıkıntılar, bilhassa sabit ve dar gelirli vatandaşlarımızın canını sıkıyor olsa da emin olunuz bu geçici bir dönemdir. İnşallah enflasyonla mücadelemizin somut sonuçları bu yıl sonuna doğru daha iyi görülecektir. Makroekonomik verilerimiz zaten gayet olumlu seyrediyor. Ekonomik programımız hedeflerimize ulaştıkça sabit ve dar gelirli vatandaşlarımızdan başlayarak herkesin refah seviyesini daha da yükseltecek adımları sıklaştıracağız. Ülkemizin bölgesel ve küresel güç konumunu tahkim ederek, Türkiye yüzyılını inşa etmeyi sürdüreceğiz.
“ÜLKEMİZE SIKI SIKIYA SAHİP ÇIKMAK MECBURİYETİNDEYİZ”
Elbette önümüzde yapmamız gereken çok iş, çözmemiz gereken çok sorun, aşmamız gereken çok engel var. Dünyanın en kadim coğrafyasının en gözde yerine sahip olup da dikensiz gül bahçesi misali bir hayat tasavvur etmek gerçekçi değildir. Tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de hemen her ülkenin gönlünde bu topraklara sahip olma isteğinin yattığından hiç şüpheniz olmasın. Kimileri bunu dillendiriyor ama gönülde yatan aslanı biz çok iyi biliyoruz. Bunun için de ülkemize vatan topraklarıyla, devletiyle, insanıyla tüm kazanımlarıyla sıkı sıkıya sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Bunu beceremeyen toplumların nasıl acılar çektiğini, hangi zillete maruz kaldığını işte sizlerde görüyorsunuz.
Türkiye’yi aynı duruma düşürmek için içerden ve dışardan yapılan sabotajları, kurulan tuzakları, sergilenen ihanetleri birer birer savuşturarak bu günlere geldik. Allah ömür verdiği müddetçe de milletimizle birlikte Türkiye’nin bu dik duruşunu, bu amansız mücadele kararlılığını hep sürdüreceğiz. İzmir’in önümüzdeki dönemde bu mücadeleye, tarihine ve şanına layık bir katkı vereceğine inanıyorum.
Bu duygularla bir kez daha İzmir, Ardahan ve Yozgat il kongrelerimizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, teşkilatlarımıza bugüne kadar emeği geçenleri tekrar tebrik ediyor, yeni görev alan kardeşlerime başarılar diliyorum.