İstanbul işgal altındayken, Kurtuluş Savaşı devam ediyordu. Türk ordusunun İzmir’e girmesiyle birlikte, Fahrettin Paşa komutasındaki 5. Süvari Kolordusu, İtilaf Devletleri kontrolündeki tarafsız bölgeye doğru ilerlemeye başladı. Bu durum, müttefik kuvvetlerin geri çekilmesine yol açtı. Özellikle Çanakkale’de bulunan İngiliz birlikleri, General Harington’un emriyle savunma pozisyonu alırken, Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi hız kazandı.
İngiltere, Ankara Hükümeti ile anlaşma yolları aramaya başladı. Ankara Hükümeti, İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nın denetimini talep etti. Ancak, İngiltere Başbakanı Lloyd George bu talepleri geri çevirdi. Türk birlikleri ise Çanakkale Boğazı’na doğru ilerlemeye başladı. İzmir’in kurtuluşundan sonra, Damat Ferit Paşa 21 Eylül 1922’de ülkeden kaçtı. Ardından, TBMM Muhafız Grubu’ndan Refet Paşa, İstanbul’a girmek üzere 19 Ekim’de harekete geçti.
Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından sonra, İtilaf kuvvetleri 23 Ağustos 1923’te İstanbul’dan ayrılmaya başladı. Son İtilaf birliği, 4 Ekim 1923’te Dolmabahçe Sarayı önünde Türk bayrağını selamlayarak şehri terk etti. Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu ise 6 Ekim 1923’te İstanbul’a girdi ve 4 yıl 10 ay 23 gün süren işgal dönemi sona erdi.
İşgal Döneminin Psikolojik Etkileri
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasip Saygılı, İstanbul’un işgalinin Türkler üzerindeki derin psikolojik etkilerine dikkat çekti. İşgal döneminin Türk toplumunda yarattığı travmanın yanı sıra, bazı gayrimüslim vatandaşların işgalcilerle iş birliği yapması sonucunda yaşanan hakaret ve önyargılar, toplumda büyük bir huzursuzluğa neden oldu. Saygılı, “İstanbul’un işgali, Türklerin siyasi varlığına meydan okumak anlamına geliyordu” diyerek, bu durumun bağımsızlık mücadelesini pekiştirdiğini belirtti.
Kurtuluş ve Kutlama
İstanbul’un kurtuluşu, sadece askeri bir zafer değil, aynı zamanda ulusal kimliğin ve bağımsızlığın yeniden tesis edilmesi anlamına geliyordu. Türk ordusunun İstanbul’a girmesi, milli bir bayram olarak kutlandı. Mustafa Kemal Paşa’nın, İstanbul’un işgalinin kabul edilemez olduğunu vurguladığı, milli harekete dair beyannameleri, Türk milletinin direnişini güçlendirdi. 6 Ekim, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi haline geldi.
Prof. Dr. Saygılı, İstanbul’un kurtuluşunu “siyasi varlığımızın uluslararası alanda tescil edilmesi” olarak nitelendirerek, bu tarihi olayın önemini vurguladı. 101 yıl sonra, İstanbul’un kurtuluşu, ulusal hafızamızda yaşatılmaya devam etmekte ve Türk milletinin bağımsızlık tutkusunun bir simgesi olarak kutlanmaktadır.
İstanbul’un kurtuluşu, Türk milletinin fedakarlık ve azmiyle kazanılmış bir zaferdir. Bu tarih, yalnızca askeri bir başarı değil, aynı zamanda Türkiye’nin bağımsızlık yolunda attığı önemli bir adımdır. Bugün, İstanbul’un kurtuluşu, ulusun hafızasında büyük bir gurur kaynağı olmaya devam etmektedir. Türk milletinin, bağımsızlık mücadelesinde gösterdiği azim ve kararlılık, tarih boyunca örnek teşkil edecek bir miras bırakmıştır.