Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin 31 Temmuz Çarşamba günü Tahran’da kaldığı konutta suikasta uğramasıyla birlikte tepkilerin odağı haline gelen İran, Nisan’da Şam’daki konsolosluk binasının vurulmasına karşılık olarak İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği kamikaze dronlu saldırının ardından ikinci büyük misillemeyi dün gerçekleştirdi.
İRAN’DAN 2. MİSİLLEME
İran, Hizbullah lideri Nasrallah’ın Beyrut’ta hava saldırısında öldürülmesinden 4 gün sonra İsrail’e “Gerçek Vaad 2” operasyonu düzenledi.
1 Ekim gecesi İsrail’e yaklaşık 200 füze fırlatılan İran, saldırıda orta menzilli hipersonik “Fettah 1” füzelerinin ilk kez kullanıldığını duyurdu.
İsrail ordusu füzelerin büyük çoğunluğunun engellendiğini ileri sürerken İran basını, hedeflerin yüzde 90’ının vurulduğunu yazdı.
Sosyal medyada yayımlanan görüntülerde ise İran’dan fırlatılan çok sayıda balistik füzenin Demir Kubbe’yi aşarak İsrail topraklarına düştüğü görüldü.
İsrail’in gelişmiş hava savunma sistemlerinden en bilineni olan Demir Kubbe’nin İran füzelerini imha edememesi hava savunma sistemlerinin önemini bir kez gözler önüne serdi.
TÜRKİYE’DEN HAVA SAVUNMA TAKVİYESİ
Güvenlik ihtiyacı gün geçtikçe artan ve hava sahası tehditlere açık hale gelen Türkiye, balistik füze tehdidine karşı hava ve füze savunma sisteminin takviye edilmesi amacıyla 2018’de düzenlenen müzakerelerde Patriot füze savunma sistemi konusunda ABD’den olumlu yanıt alamaması nedeniyle kendi hava savunma sistemlerini oluşturmaya yöneldi.
Hava savunma ihtiyacının karşılanmasında yetersiz kaldığı değerlendirilerek, stratejik ihtiyaç olan ve başka bir ülkenin inisiyatifine bırakılamayacak kadar önem taşıyan hava savunma sisteminin üretilmesi ve geliştirilmesi için çalışmalar başlatan Türkiye farklı alternatiflere yönelerek, Rusya’nın cazip teklifini değerlendirdi ve S-400 hava savunma sistemini satın aldı.
Farklı ülkelerden hava ve füze savunma sistemi tedariki için adımlar atan Türkiye uzun menzilli hava savunma sisteminin milli imkanlarla tasarlanıp üretilmesine ilişkin projelere de büyük önem verdi.
TÜRKİYE’YE “ÇELİK KUBBE” KALKANI
İHTAR, ŞAHİN, GÜRZ, KORKUT, HİSAR-A+, GÖKDEMİR, GÖKER, GÖKBERK, HİSAR-O+ ve SİPER gibi hava savunma sistemlerini yerli ve milli olanaklarla geliştiren Türkiye, çok ciddi bir aşamaya geçerek ülkenin tamamını havadan gelecek saldırılara karşı koruyacak sistem olan “Çelik Kubbe” projesini gündeme aldı.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Ağustos ayında yapılan Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısında geliştirilmesi kararlaştırılan proje, gök kubbedeki güvenlik çemberini “çelikleştirecek”.
“ÇELİK KUBBE”NİN HAYATİ ÖNEMİ
Türk savunma sanayinin hava ve füze savunma segmentindeki gelişmelerinin doğal bir sonucu olan Çelik Kubbe, hava savunma sistemlerimizin, sensörlerimizin ve silahlarımızın yapay zekâ destek sistemiyle tek bir ağa entegre edilmesini sağlayacak.
İran’ın dünkü misillemesinde balistik füzelerin kullanımını ne kadar tehlikeli sonuçları olabileceğini gösterirken Türkiye’nin askeri kapasitesi açısından önemli bir eşiği temsil eden “Çelik Kubbe”nin varlığı ülke için hayati bir önem taşıyor.
Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG varlığı ile İsrail’in yakın ilişkileri de ateş hattının Türkiye’yi ilgilendiren bir diğer boyutu olurken Başkan Erdoğan’ın bölgedeki gerilime ilişkin sözleri İran’ın füze saldırısı sonrası daha bir anlam kazandı.
“TEHDİDİN BOYUTU ARTMAKTA”
Netanyahu hükümetinin, Anadolu’yu da içine alan bir ham hayal kurduğunu ve ütopya peşinde koştuğunu kaydeden Başkan Erdoğan, “Bu niyetlerini çeşitli vesilelerle ifşa etmektedir. 7 Ekim’den beri yaşanan her gelişme, bu tehdidin boyutunu biraz daha artırmaktadır. İsrail’in, Filistin ve Lübnan’daki saldırılarını çok yakından takip ederken, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde, bölücü örgütü maşa olarak kullanmak suretiyle, nasıl birer küçük uydu yapı kurmak istediğini de çok net görüyoruz.” diye konuştu.
Hatay’ın Yayladağ ilçesindeki Suriye sınırından Lübnan sınırının 170 kilometre uzaklıkta olduğunu; Türkiye-Lübnan arasındaki mesafenin ise sadece 2,5 saatte katedilebildiğini anlatan Başkan Erdoğan, “Antakya ile Gazze arası, Ankara ile Aydın arası kadardır. Yani işgal, terör, saldırganlık hemen yanı başımızdadır. ‘Türkiye İsrail’in yanında dursun.’, ‘Türkiye bu işlere karışmasın.’, ‘Türkiye tarafsız olsun.’ diyenlere sesleniyorum, özellikle ‘Hamas bir terör örgütüdür.’ diyenlere sesleniyorum, 360 gündür yaşanan barbarlığı 7 Ekim vakasıyla meşrulaştırmaya çalışanlara sesleniyorum: Karşımızda hukukla mukayyet bir devlet değil, kandan beslenen, işgalle semiren bir katil sürüsü var.” ifadelerini kullandı.