Agnotoloji, Yunanca bilgisizlik anlamına gelen bir terim olup, hatalı ya da yanıltıcı bilimsel veriler yayarak bilgisizliğe yol açan koşulları araştıran bir bilim dalıdır.
Toplumun bilgi sahibi olmasını istemeyen güçlerin yarattığı bilgisizliği inceleyen disiplin olarak da ifâde edilir.
Agnotoloji, maddî, siyasî ve sosyal menfaat elde etmek için câhil kitleler oluşturarak, bilgisizliği yayma eylemlerini inceler.
Cehâlet ya da câhillik insanın bilmesi gerekenleri bilmemesi, bilgisiz olması veya bilmesi gerekenlerin farkında olmamasını betimler.
Bilgisizlik güç sağlar ve agnotoloji de kasıtlı olarak yaratılan cehâletle ilgilenir.
Cehâlet, sadece bilginin yokluğu değil, siyasî, iktisâdî, sosyal ve kültürel mücadelelerin doğal bir ürünüdür.
Agnotolojide temel amaç karşı tarafın doğru bilgi almasını önlemek, yanlış bilgileri doğruymuş gibi göstererek toplumu câhilleştirmektir.
Bunun için önce toplumdaki hassas ve kırılabilir ölçekteki değerler, gelenekler ve tabular üzerinde oynanır.
Toplum o yönde manipüle edilerek istenilen amaca doğru sürüklenir. Bu da toplumun bir sürü gibi güdülmesi anlamına gelir.
Bilgiye erişilebilir olmak her daim gerçeğe ve doğru bilgilere ulaşılmış olduğu anlamına gelmez. Bu durumda doğru sanılan yanlışlara odaklanılır.
Agnotoloji, bilmediklerimizi araştırmaktan daha fazlasıdır; aynı zamanda onu neden bilmememiz gerektiğinin de incelenmesidir.
En önemli yönlerinden biri de güçlü olanların ve iktidar sahiplerinin toplumsal sorunları gizlemek veya dikkati başka yöne çekmek için cehâleti stratejik bir araç olarak nasıl kullandıklarını ortaya çıkarmaktır.
Cehâlet yayma faaliyeti “üst akıl” da denilen emperyalizmin en güçlü silahıdır.
Asıl amaç kitleleri düşünmeyen, sorgulamayan, biat ve itâat eden, umursamayan, sadece satın alan, tüketen değersiz canlı robotlar ve köleler haline getirmektir.
Cehâlet(bilgisizlik) bir nevi virüs gibi iflâh edilemez bir enfeksiyondur.
Bir kere tutulup, kapıldın mı artık hakîkatlar önemli değildir.
Bilgisizlik ve cehâlet çoğu kez toplumlara “tartışma programları” adı altında televizyonlara çıkıp da saatlerce konuşarak aşılanır.
Orada hiçbir şey söylemeyen ama “her şeyi sadece ben bilirim, bu konuda en iyi üstad/otorite benim” tarzında ne olduklarını bile tam olarak anlayamadığımız insanlar cehâlet mikrobunu bize aşılar.
Toplum, bilim ve aklın yolundan gitmekle agnotolojiye yem olmak arasında seçim yapmak zorunda bırakılır.
Demokrasi ve insan hakları, hak, hukuk, adâlet, eğitim, bilim, işsizlik, yoksulluk, gelir dağılımındaki dengesizlik, ekonomik kriz, rüşvet ve yolsuzluklar, ülkeyi istilâ eden milyonlarca mülteci, sığınmacı ve kaçak, çarpık ve düzensiz kentleşme, rant için yok edilen doğal alanlar, cehâletin kitleselleşmesi gibi sorunlar artık hiç ama hiç dikkatimizi çekmez!
İnsan doğası gereği aldatmaya ve aldanmaya oldukça eğilimlidir. İnanç kalıpları içinde yaşar ve duymak istediklerine kolayca inanır.
Birileri duymak istediklerinizi söyleyip duygu ve inançlarınızı okşayarak algınızı yönetebilir.
Böylece ulaşmanız gereken değil, birilerinin çıkarlarına hizmet eden, ulaştırılmak istendiğiniz bilgiye sahip olursunuz.
İktidâr sahipleri ve siyasetçiler agnotolojiyi kullanarak toplumda yerleşmiş sosyal, kültürel ve siyasî ahlâk kurallarının nasıl alt üst edilebileceğinin yol ve yöntemlerini arar.
Pek çok alanda gerçek ile gerçek olmayan arasında toplumun nasıl manipüle edileceği, iktidârlarını devam ettirmek için cehâleti nasıl yayabileceği mühendisliğine başvurur.
Cehâlet bilimi, iktidârı ellerinde bulunduran politikacılar için biçilmiş kaftan olup, agnotolojinin şu sihirli hünerlerinden faydalanırlar:
* Halkın doğru bilgi sahibi olmasına ve gerçekleri görmesine engel olurlar.
* Câhil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferâsetine (sezgisine) güvenirler.
* Siyasi rakiplerini başarısızlığa uğratmak için öncelikle halkın kafasında vesvese yaratırlar.
* Var olabilmek için cehâlet yayan bir “asılsız bilgi” tüccarı haline gelmekten kaçınmazlar.
* Siyasi ikbâlleri ve iktidârlarını sürdürmek için bıkmadan, usanmadan cehâleti yaymaya devam ederler.
* Yönetenler ve siyâsetçiler, toplumu iknâ etmek için; inançlarına, duygularına ve önyargılarına uyumlu sahte hakîkatler anlatırlar.
* En iyi ben bilirim, en iyi ben yönetirim diyecek bir özgüvene sahiptirler.
* Algıları, olguların önüne geçirerek, halkın gerçekleri görmesine imkân tanımazlar.
Agnotolojide temel amaç hedef kitlenizin gerçeğe ulaşmasını engellemeye çalışmaktır.
Bunun için “doğru” ve “sağlıklı” bilgiye ulaşımın önüne set çekilmeye çalışılır.
Toplumun kafasının karışması, yalan-yanlış bilgi ile zihninin koşullanması istenir.
Agnotolojinin hedef aldığı ya da kurbanı olan kişiler kendilerine empoze edilen hatalı bilgileri ayırt edemezler.
İnsanlar bir kavramı veya gerçeği anlamadıklarında kafa karışıklığı yaratmak için çalışan ticarî ya da siyasî nitelikli özel çıkar gruplarının avı olurlar.
Bu sayede de cehâlet kolayca yaygınlaşır.
Günümüz cehâleti ile geçtiğimiz yüzyılların cehâleti artık aynı şey değildir.
Artık üniversite mezunu olmak hatta akademik bir unvana sahip olmak câhil olmaya engel değil. “Dünya düzdür, yerçekimi yoktur, uzaya hiç gidilmedi, aşılar hasta eder” gibi iddiâların hatırı sayılır bir biçimde destekçi bulması ve bu kişilerin çoğunun eğitimli olması bunun örneklerinden sadece bir kaçı.
Cehâlet bilimi aynı zamanda bir algı yönetimi olduğuna göre medyanın ve medya aracılığıyla akademik unvanlı kimselerin aldığı role şaşırmamak gerekiyor.
“Aydınların aydınlatamadığı halkı soytarılar aldatır!”
Agnotoloji denilen cehâlet biliminden korunmanın en etkili yolu; düşünmeyi, sorgulamayı, etik hassasiyeti ve yaratıcılığı önceleyen, analitik düşünme becerisi kazandıran, mümkün olduğunca âdil şartlarda fırsat eşitliği sağlayan ve bunu toplumun geniş katmanlarına yayabilen bir eğitim sistemine sahip olmaktır.
Unutulmamalıdır ki, demokrasilerde toplumun cehâleti ülke ve halkın geleceği için tehlikedir!
YORUMLAR